ÇILGINLAR MEKANI ÇILGINLAR MEKANINA HOŞ GELDİNİZ.. ARADIGINIZ TÜM OYUNLAR, YAMALAR, HİLELER BURADA |
|
| ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 8:52 am | |
| ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) ALLAH (C.C.) KİMDİR? Sizi Yaratan Allah'ı Ne Kadar Tanıyorsunuz? Sizi kim yarattı? Size bu bedeni, gözlerinizin rengini, saçlarınızın rengini kim verdi? Boyunuzun uzunluğunu, saçlarınızın rengini kim belirledi? Sizinle birlikte diğer insanları, gökleri, yeri ve bu ikisi arasında yaşayan tüm canlıları kim yarattı? Uzayın derinliklerindeki gezegenlerin, Güneş'in ve yıldızların düzenini kim belirledi? Siz bütün bu sorulara tek bir cevapla karşılık verirsiniz: "Allah". Sizin gibi diğer insanlara da bu sorular sorulduğunda, onlar da "Allah" diye cevap verirler. Nitekim Allah Kuran'da insanların kendi ağızlarıyla bu gerçeği ikrar edeceklerini şöyle bildirmiştir: Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı, Güneş'i ve Ay'ı kim emre amade kıldı?" diye soracak olursan, şüphesiz: "Allah" diyecekler... Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar? (Ankebut Suresi, 61) Peki sizi ve kainatı en ince ayrıntısına kadar planlayan Yaratıcımızı ne kadar tanıyorsunuz? Sizi her an gördüğünü, işittiğini, yaptığınız herşeyden her an haberdar olduğunu biliyor musunuz? Size göre Allah nerede? Sizi yarattıktan sonra kendi halinize mi bırakıyor? Yoksa nasıl yaşamanız gerektiğini mi bildiriyor? Allah'ı görebilir misiniz? Onunla konuşabilen bir insan var mı? İnsanlardan başka hangi varlıkları yarattı? O, ölümden sonra nasıl bir hayat vaat ediyor? Kuşkusuz bunlar gibi daha pek çok soru sorulabilir ve siz de kendinize göre bu soruların hepsini cevaplarsınız. Bu cevaplar ya ailenizden, ya akrabalarınızdan ya çevrenizden ya da okuduğunuz kitaplardan öğrendikleriniz olacaktır. Ya da yıllar önce din dersinde okuduklarınızdan aklınızda kalanlar... Peki verdiğiniz cevapların gerçekten doğru olup olmadığını hiç düşünmüş müydünüz? Kuşkusuz herkes Allah hakkında çok değişik fikirler öne sürebilir. Bir felsefeci Allah'ı anlatırken öncelikle aldığı eğitimi ön plana çıkarır, etkilendiği filozofların fikirlerini kullanarak bir tanımlama yapar. Allah hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir ev kadını komşusundan duyduğu bilgilere inanır. Allah'la ilgili kitap yazan bir yazar ise belki de hiç din eğitimi almamıştır, hatta Allah'ın indirdiği ayetlerin tek bir tanesinden bile habersizdir. Fakat bu yazarın kitabını okuyan herkes, sanki onun fikirleri tartışmasız doğruymuş gibi kabullenir, tüm yazılanları uygular ve çevresindeki herkese kendinden çok emin olarak okuduklarını anlatır. Ve çoğu insan, o güne kadar çevresinden duyduklarının ve öğrendiklerinin yanlış veya eksik olabileceğine ihtimal vermez. Fakat unutulmamalıdır ki, insan yanılabilen, cahillik edebilen bir varlıktır. Şu halde bize, Allah'ı en doğru tanıtacak kaynak, yalnızca O'nun bizlere indirdiği hak kitap Kuran'dır. Allah Kuran'da insanların öğrenmesi gereken şeyleri açıklamıştır. Yukarıdaki soruların Kuran'daki cevaplarına bakacak olursak, öncelikle Allah'ın yalnız göklerde değil her yerde olduğunu görürüz. Allah bütün insanlara olduğu gibi size de şah damarınızdan daha yakındır. Sizin her yaptığınıza şahittir, herşeyi görür. Söylediğiniz tüm kelimeleri işitir. İçinizden ettiğiniz tüm duaları bilir. Her an sizin yanınızdadır. Üstelik Allah dilediği kuluyla konuşur. Örneğin Kuran'da, Hz. Musa ile konuşarak onu diğer insanlardan üstün kıldığı bildirilmiştir. Allah insanları olduğu gibi melekleri ve cinleri de yaratmıştır. Ve Allah dünya hayatından sonra sonsuza kadar sürecek bir cennet ve cehennem hayatı yaratmıştır. İnsanlara ölümlerinden sonra cennete gidebilmeleri için nasıl yaşamaları gerektiğini de Kuran'la bildirmiştir. Bütün bunlar yukarıda sorduğumuz soruların çok kısa yanıtlarıdır ve bu yanıtların hepsi Kuran'da yer almaktadır. Şu an elinizde tuttuğunuz bu kitap da size şah damarınızdan daha yakın olan Allah'ı, Kuran'da bildirdiği şekilde tanıtmak için yazılmıştır. Bu kitabın amacı, kafanızdaki puslu, silik, yanlış bilgilerin yerine Kuran-ı Kerim'deki gerçek Allah inancını koymak, böylelikle yüce Allah'ı daha iyi tanımanızı, O'na daha yakın olmanızı sağlamaktır. Allah, 1400 yıl önce indirdiği Kuran ayetleriyle insanlara Kendisi'ni tanıtmış, Kendisi'ne ait isimleri bildirmiştir. Kuran'da verilen çeşitli örnekler ve anlatımlar O'nun sonsuz aklını, ilmini, sanatını gözler önüne serer. Allah Kuran ile Kendisi'ni kullarına tanıtır. Bu kitapta yer alan her ismin altında kullanılan ayetler, açıklanan ismin geçtiği ayetlerdir. Bu ayetlerin Arapçasına bakıldığında, Allah'ın bu isimlerinin ayetlerin içinde geçtiği görülecektir. Ayrıca her ismin altında, belki de bugüne kadar üzerinde düşünülmeyen detayları hatırlatacak kısa tefekkürler bulunmaktadır. Elbette bu tefekkürler göklerin ve yerin Rabbi olan Allah'ı tanıtmak için yeterli değildir. Zira tüm kainatı, tüm canlıları, insanları ve maddeyi yaratan ve en güzel isimlerin sahibi olan Allah'ın tek bir ismini açıklamak için dahi ciltler dolusu tefekkür yazılabilir. Fakat böyle bir imkan olmadığı için bu kitapta kısa örnekler, insanı düşünmeye sevk edecek izahlar kullanılarak, okuyucunun tefekkür ufku açılmaya çalışılmıştır. Elinizdeki kitapla ilgili gözden kaçırılmaması gereken bir nokta daha vardır: Bu kitap yalnızca Kuran'da geçen bilgileri aktarmaktadır. Çünkü bizim, Allah'ın isimleri hakkında O'nun bize Kuran'da öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Bizim bilgimiz dışında kalanlar ise herşeyde olduğu gibi Rabbimiz'in katında saklıdır: Dediler ki: "Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, herşeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın." (Bakara Suresi, 32) ALLAH (c.c.) kimdir?
Kur'an-ı Kerimde buyuruluyor ki: “Allah göklerin ve yerin nurudur.” (Nur: 35) Allah-u Teâlâ Ehadiyet mertebesinde bir gizli hazine iken; rahmetinin cemâlini, kudretinin kemâlini, azamet ve celâlini, sanatının inceliğini ve hikmetinin sırlarını duyurmayı irade buyurdu. Bunun üzerine ruhlar âlemini ve cisimler âlemini yarattı. Bir Hadis-i kudsî’de şöyle buyurmaktadır: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi arzuladım, bunun için de mahlukatı yarattım.” (K. Hafâ) Bunu bir bilgi, bir haber değil, aynı zamanda bir emir olarak kabul etmek gerekiyor. Çünkü Allah-u Teâlâ’yı tanımak insanın en başta gelen vazifesidir. Allah-u Teâlâ’nın varlığı kadimdir, evveli yoktur. Zamandan da ezelden de önce vardı. Zât-ı akdes’inin varlığından evvel hiç bir şey yoktu. bütün varlıklar O’nun buyurduğu bir kelime ile meydana çıkmışlardır. Hadis-i şerif’te buyurulduğu üzere: “Allah var idi ve Allah’tan başka bir şey mevcut değildi.” (Buharî. Tecrid-i sarih: 1317) Sonra varlığını ve kemalini duyurmayı, hikmetiyle kâinatı ve insanları yaratmayı irade buyurdu ve dilediği şekil ve nizam üzere yarattı. Allah-u Teâlâ Âdem Aleyhisselâm’ın belinden zürriyetini çıkarıp onları akıl sahibi yaptı ve onlara hitapta bulundu. İman ile emir buyurup, imansızlıktan nehyetti. Onlar o anda zerreler gibiydiler. Hakikat.com'dan alınmıştır. Var olan Allah(cc)'tır. Başlangıcı ve sonu olmayan, herşeyi gören, işiten, bilen ve akılların almadığı bir varlıktır. Şekli şemali bilinmez tahmin edilemez. Hiçbirşeye ihtiyacı yoktur. Bütün mahlukatı yaratan ve yönetendir. Herşeyin gerçek sahibidir. Doğmamıştır, doğurmamıştır, anne baba çocuk gibi herşeyden münezzehtir, uzaktır. Sığınılacak kudrete ve merhamet eden bir rahmete sahiptir. Hiçbirşey onun denginde değildir ve olamazda. O, İlah'tır. Ondan başka ilah yoktur (LAİLAHE İLLALLAH) İHLAS SURESİEsirgeyen ve Bağışlayan Allah'ın adıyla.1) De ki: O Allah, birdir. 2) Allah, Samed'dir (herşey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır). 3) O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. 4) Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir. FELAK SURESİEsirgeyen ve Bağışlayan Allah'ın adıyla.1) De ki: Sabahın Rabbine sığınırım. 2) Yarattığı şeylerin şerrinden, 3) Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, 4) Düğümlere üfüren-kadınların şerrinden, 5) Ve hased ettiği zaman, hasetçinin şerrinden. NAS SURESİEsirgeyen ve Bağışlayan Allah'ın adıyla.1) De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, 2) insanlarin Melikine (mutlak sahip ve hakimine), 3) İnsanlarin İlâhına. 4) O sinsi vesvesenin şerrinden, 5) O ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler) fısıldar. 6) Gerek cinlerden, gerek insanlardan (olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah'a sığınırım!) Allah'ın isim ve sıfatlarını inceleyerek de bilgi edinebiliriz. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 8:53 am | |
| ALLAH (C.C.)'IN İSİMLERİ (Esmâul Husnâ) O Allah ki O'ndan başka ilah yoktur. Gaybı da, müşahede edebileni de bilendir. Rahman, Rahim olan O'dur. O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir; Kuddus'tür; Selam'dır; Mümin'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah (müşriklerin) şirk koştuklarından çok yücedir. O Allah ki, yaratandır, (en güzel biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. (Haşr Suresi, 22-24) Allah'ın 99 ismi vardır ki, hepside birbirinden güzel ve Ulu Manalar taşıyan isimlerdir. Bu isimler başkası adına kullanılmaması tavsiye edilir. Nitekim bu konuda edepe riayet ve güzel olanı yapmak gerekir. Örneğin "Rahim" yerine "Abdurrahim", Samed yerine "Abdussamed", Kadir yerine "AbdulKadir" konabilir. Allahın isimlerinin yanına "Abdul" eklenirse, ..kulu manasına gelir. Örnek: "Abdulkadir" = "Kadir olanın Kulu" , "AbdulAziz" = "Aziz olanın Kulu" | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:01 am | |
| ADL ,AFÜVV ,AHİR ,AHKAM-ÜL HAKİMİN ,ALİM ,ALİYY ,ASİM ,AZİM ,AZİZ ,BAİS ,BAKİ ,BARİ ,BASİR,,BASIT ,BATIN ,BEDİ ,BERR ,CAMİ ,CEBBAR ,DA'İ ,DAFİĞDAR-İR ,ERHAMURRAHİMİN ,EVVEL ,FALİK ,FASIL ,FATIR ,FETTAH ,GAFFAR ,GANİYY | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:01 am | |
| ,HABİR,HADİ,,HAFID,,HAFIZ,,HAKEM,,HAKİM,HAKK,,HALIK ,HALİM ,HAMİD,HASİB ,HAYY ,KABID ,KABİL ,KADİ ,KADİM ,KADİR,KAFİ ,KAHHAR ,KAİM ,KARİB ,KASİM ,KAVİ ,KEBİR ,KERİM ,KUDDÜS,LATİF ,MAKİR,MALİK-İ YEVMİD-DİN ,MALİK-ÜL MÜLK ,MECİD,,MELCA,,MELİK,METİN,,MEVLA | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:02 am | |
| ,MUAHHİR/MUKADDİM ,MUAZZİB ,MUHİT ,MUBKİ / MUDHİK MUVEFFİ ,MUHSİ ,MUHSİN ,MUHYİ ,MUKALLİB ,MUKMİL ,MUKTEDİR ,MUNTAKİM ,MUSAVVİR ,MÜBEŞŞİR ,MÜBEYYİN ,MÜDEBBİR,MÜ'MİN ,MUCİB ,MÜHEYMİN,MÜTEALİ,MÜTEKEBBİR ,MUSEVVAMÜSTEAN ,MUTAHHİR,MÜYESSİR,MÜZEKKİ ,MÜZEYYİN,MÜZİL,MUĞNİ,NASIR ,NUR,RABBİL ALEMİN RAFİ ,RAHMAN-RAHİM ,RAKIB ,RAUF,REZZAK ,SAMED,SADIK,SAİK,SANi,SELAM,SEMİ,ŞAFİ,ŞEFİ,ŞARİH,ŞEHİD,ŞEKÜR,TEVVAB ,VAHİD,VARİS ,VASİ | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:02 am | |
| VEDUD,VEHHAB,VEKİL,VELİ ,ZÜLCELAL-İ VE'L İKRAM ,ZAHİRAllah'ın Diğer İsimleriAllah'ın isimleri 99 taneden ibaret değildir. Âyet ve hadîslerde bu 99 isimlerden ayrı olarak Allah'a başka isimler de izâfe edilmiştir. Allah'a izâfe edilen diğer bâzı isimler şunlardır: el-Vâhid'in yerine el-Ehad, el-Kahhâr'ın yerine el-Kâhir, eş-Şekûr'un yerine eş-Şâkir; el-Kâfi, ed-Dâim, el-Münevver, es-Sıddık, el-Muhît, el-Karîb, el-Vitr, el-Fâtır, el-Allâm, el-Ekrem, el-Müdebbir, er-Refî', Zittavl, Zülmeâric, Zülfadl, el-Hallâk, el-Mevlâ, en-Nasîr, el-Gâlib, el-Hannân, el-Mennân... Kur'ân-ı Kerîm'de Allah ism-i şerîfi 2800 defa zikredilmiştir. Allah isminden sonra Kur'an'da en çok zikri geçen isim, Rab ismidir. 960 yerde zikredilmektedir. Rab isminden sonra, Kur'an'da en çok yer alan isimler ise; Rahmân, Rahîm ve Mâlik isimleridir. Fâtiha sûresinde "Allah" isminden sonra sıra ile zikredilen bu dört ism-i şerîfe, Cenâb-ı Hakk'ın Rubûbiyet Sıfatları adı da verilmektedir. Terbiye etmek, büyütmek, yetiştirmek mânalarını ihtiva eden Rab kelimesinin asıl mânası: "Bir şey'i derece derece yükselterek, gayesi olan en mükemmele erişinceye kadar kollayan" demektir.
| |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:03 am | |
| İsm-i A'zam Nedir?
Allah Teâlâ'nın Kur'an ve hadîs-i şerîflerde zikredilen isimlerinin en büyüğüdür.
İsm-i A'zam'ı, Allah, isimleri içinde gizlemiştir. Bunun da hikmeti,
kullarının bütün Esmâ-i Husnâ'ya rağbetini sağlamak, kendisine bütün
isimleriyle dua edilmesini te'min etmektir. İsm-i A'zam belli olsaydı,
insanlar yalnızca o isimle dua ederler, diğer isimleri terkederlerdi.
Çünkü İsm-i A'zam'ın Allah katında büyük bir değeri vardır. Bu isimle
yapılan duaların mutlaka kabûl edildiği rivayet olunmuştur.
İsm-i A'zam'ın Esmâ-i Husnâ'dan hangi isim olduğu hakkında, İslâm
âlimleri ayrı ayrı kanâatler ileri sürmüşlerdir. Büyük ekseriyetin
kanâatı, İsm-i A'zam'ın, lâfza-i Celâl yani Allah ismi olduğudur. Hz.
Ali Efendimize göre İsm-i A'zam tek isim değildir. Ferd, Hayy, Kayyûm,
Hakem, Adl, Kuddûs'tan ibaret 6 isimdir.
İmam-ı A'zam'a göre, İsm-i A'zam, Hakem ve Adl olmak üzere iki isimdir.
Gavs-ı A'zam'ın İsm-i A'zam'ı, Hayy ismidir. İmam-ı Rabbânî'ye göre de
İsm-i A'zam, Kayyûm'dur.
Görüldüğü gibi İslâm büyükleri, İsm-i A'zam'ı farklı isimlerde
bulmuştur. Belki de herbirinin hususi âlemine tecellî eden İsm-i a'zam
değişik olmuştur.
Esmâ-i Husnâ içinde bir İsm-i A'zam olduğu gibi, her isim için de
a'zamî bir mertebe vardır. Bâzan bir ismin a'zamî mertebesi, İsm-i
A'zam ile karıştırılır; o isim a'zamî mertebedeki tecellîsi sebebiyle
İsm-i A'zam sanılır. İsm-i A'zam'ın her âlime göre değişik olmasının
bir sebebi de budur. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:03 am | |
| ALLAH'IN SIFATLARI (Zâti ve Subûti Sıfatları)
Allah(cc)'ın, altısı Zâtî, sekizi Subûtî olmak üzere 14 sıfatı vardır.
Zâtî Sıfatlar:
Zâtî sıfatlara, Tenzihi ve Selbi sıfatlar da denir.
VÜCUD: Var olmak demektir. Onun varlığı kendinden olup, başka
bir varlığa bağlı olmayan bir zâttır. Bütün herşeyi yaratan birisinin
var olması gerekir. Bu yüzden Allahü Teala'ya Vâcibü'l-Vücûd
denilmiştir. Allah'ın yok olduğunu iddia etmek, onun yarattığı bütün
kâinat ve içindekilerin varlıklarını inkâr etmeyi gerektirir. Çünkü
herşeyi yaratan ve var eden O'dur.
KIDEM: Allah(cc)'ın varlığının ezeli olması. Onun varlığının
başlangıcı yoktur ve varlığı zamana bağlı değildir. Yani önce yok iken
sonradan var olmuş değildir. Geçmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin
Allah(cc)'ın var olmadığı bir an bile yoktur ve düşünülemez. Zaten
zamanı ve mekânı yaratan da O'dur. O Allah(cc) ki zaman kayıtlarından
münezzehtir. BEKA: Allah(cc)'ın varlığının sonu olmaması. Bâkî ve Sonsuz
olmasıdır. Onun varlığının başlangıcı olmadığı gibi sonu da yoktur.
Herzaman vardı ve hep var olacak. Geleceğe doğru ne kadar gidilirse
gidilsin onun yok olduğu veya varlığının sona erdiği hiç bir an olamaz.
Başlangıcı olmayan bir varlığın sonunun olmaması gerekir.
MUHALEFETÜN LİL-HAVÂDİS: Allah(cc)'ın sonradan yaratılan hiçbir
varlığa benzememesidir. Her ne akla geliyorsa veya düşünülüyorsa o
Allah değildir. Çünkü akla gelen ve düşünülen şeyler hep sonradan
yaratılmış, yok iken var olmuş şeylerdir.
KIYAM Bİ-NEFSİHÎ: Allah(cc)'ın hiçbir varlığa ihtiyaç
duymamasıdır. Allah(cc), hiçbirşeye bağımlı ve muhtaç değildir. Bilakis
yaratılan varlıklar ona muhtaçtır.
VAHDANİYET: Allah(cc)'ın bir ve tek olmasıdır. Sıfatlarında,
ilahlığında, yaratıcılığında, benzerliğinde ve diğer özelliklerinde
eşi/ortağı yoktur.
Subûtî Sıfatlar:
HAYAT: Allah(cc)'ın hayat sahibi olmasıdır. Ayrıca hayatın
sahibidir. O her zaman yaşamıştır ve herzaman yaşayacaktır. Onun hayatının başlangıcı ve sonu yoktur. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:05 am | |
| İLİM: Allah(cc)'ın herşeyi bilmesidir. Kâinatı ve içindekileri
ve bizim bilmediğimiz nice şeyleri yaratan bir yaratıcının, herşeyi en
ince ayrıntısına kadar bilmesi gerekir. Bu yüzden Allah(cc)'ın ilmi
hiçbirşeye sığmaz, çünkü O herşeyin ilmini bilir.
SEMİ: Allah(cc)'ın herşeyi duyması/işitmesidir. Onun işitmesi
kulak ile değildir. En uzak yerdeki bir şeyin sesini, fısıltısını
duyar. Uzaklığı yakınlığı yaratan da Odur. Ona hiçbirşey uzak değildir.
BASAR: Allah(cc)'ın herşeyi görmesidir. Onun görmesi göz ile
değildir. Eğer Onun görmesi göz ile olsaydı, görebilmesi için göze
muhtaç olurdu. Oysaki Allah(cc) hiçbirşeye muhtaç değildir. Karanlık ve
Aydınlık dahil olmak üzere onun görmesini hiçbirşey engelleyemez.
Allahü Tealâ, zifiri karanlık bir yerdeki siyah taşın üzerinde gezen
siyah karıncayı bile görür.
İRADE: Allah(cc)'ın herşeyi istediği gibi dileyebilmesidir. Onun
dileği sınırlı değildir. Ne isterse onu yapabilir. Bu kâinatta olmuş ve
olacak herşey, Allah(cc)'ın dilemesiyle olmuştur. Onun dilediği
muhakkak olur ve dilemediği de muhakkak olmaz. | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:06 am | |
| KUDRET: Allah(cc)'ın herşeye gücü yetmesidir. Kâdir olan Allah(cc)'ın dilediğini yerine getirebilecek kuvvet ve kudrete sahiptir.
KELÂM: Allah(cc)'ın ağız, harf, ses vs. gibi hiçbirşeye muhtaç
olmadan konuşmasıdır. Allah(cc)'ın kelâmı, onun sözü demektir.
Allah(cc) peygamberlerine bildirdiği vahiyler, onlara verdiği ilâhî
kitaplar ve gönderdiği ilhamlar onun Kelâm sıfatının neticesidir.
TEKVİN: Allah(cc)'ın yaratmasıdır. O, gördüğümüz görmediğimiz
herşeyi yaratandır. Yaratan sadece O'dur. Ondan başka yaratan yoktur.
Yaratmak Allah(cc)'a mahsustur. Onun yaratmasına hiçbirşey engel
değildir. Ayrıca onun için, göğü yaratmak ile bir sivri sineği yaratmak
arasında hiçbir fark yoktur. Allah(cc), iradesi sonucu Kudretiyle
Tekvin eder. Başka bir deyişle, dilediği bir şeyi yaratmaya gücü yeter.
ALLAH'IN GÜCÜ (Tarif edilemeyen bir güç)
Bilindiği gibi Allah(cc), içerisinde bulunduğumuz kâinatın ve
bilemediğimiz olan herşeyin yaratıcısı, yöneticisi ve gerçek sahibidir.
İster dünya olsun, ister ahiret olsun, isterse başka gezegenler veya
hayatlar olsun hepsinin ilmi, gözetçisi olan bir tek kişi vardır. O da
Allah(cc)'tır.
Yine kendi yaşadığımız yerden örnekler ve dersler çıkartacak olursak,
gezegenler gökler, bulutlar, dağlar taşlar, ağaçlar ve çiçekler,
canlılar, insanlar, hayvanlar ve tüm varlıklar şüphesiz muhtaçtırlar.
Canlılar muhakkak nefese, rızka ve yaşama ortamına muhtaçtırlar.
İnsandaki en büyük özellklerden biri olan AKIL ile gerçek manada
düşünüldüğünde, ACABA NEDEN YARATILDIK sorusunu kendi kendine sorması
bir nevi ilahi kapıya yönelmedir. Eğer yaratılma gayesini bilir ve ona
göre hayatını sürdürürse işte bu ilahi kapıya doğru yol alır. Aksi
taktirde pişman olacağı bir seyre çıkmış olur.
Şükür ettiğimizde veya Fatiha suresini okuduğumuzda içerisinde geçen
ifade "ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ALEMİN" (Alemlerin Rabbi Olan Allah'a
hamdolsun, ki Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur) bazı derin
düşüncelere vesile olabilir. Nitekim Alemler deyince insan alemi, cin
alemi, melekût alemi, hayvanlar alemi, sudaki alem, gökteki alem gibi
binlerce âlemin var olduğuna inanmak da, elbetteki imanın
alametlerindendir. İşte bu alemlere Rab olan, eğiten, yöneten bir
varlığın olması gerekir. Herşey başı boş bırakılsaydı muhakkak düzen
bozulurdu. Eğer birden fazla yönetici olsaydı yine düzen bozulurdu.
İşte bunca varlığın, alemin, ihtiyaç sahiplerinin canlı cansız olan
herşeyin gerçek sahibi olan birisinin gücünü tahmin etmek gerçekten | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:06 am | |
| AKIL işi değildir. Onun yüceliğini ve kuvvetinin büyüklüğünü idrak
edemesekde, ona KUL olduğumuzu bilmemiz ve ona göre hareket etmemiz en
yerinde davranış olacaktır. Onu övmek ve yüceltmek, onu sevindirecektir.
Yaşadığımız dünya gezegeni direksiz ve desteksiz olarak boşlukta
duruyor. Aynı zamanda durmadan dönüyor. Bunun gibi sayısını
bilemediğimiz kadar gezegen, ayrı ayrı özelliklere çeşitliklere sahip
olduğu halde, onları bir nizam ve ölçü içerisinde yöneten, haberi olan,
büyük bir varlığın yokluğuna inanmak gerçekten ahmaklıktır.
O, herşeye gücü yetendir. Hiçbirşey ona ağır gelmez. Allah (cc) için,
Bir sivrisineği yaratmak ile, bir Âlemi yaratmak arasında hiçbir zorluk
yoktur..
Yaratan O'dur, Yöneten O'dur, Hüküm veren O'dur. Bütün güçlerin kaynağı yine O'dur. O, Allah'tır. (Celle celâluhû)
Biz O Allah'ı hamd eder, tesbih eder ve zikrederiz. Biz O'na aitiz, O'ndan geldik, O'na döneceğiz.
Hamdolsun Alemlerin Rabbi Olan Allah'a...Ahiret şartları dünya ile aynı değil
Önce, konumuzu aydınlatacak temel esasları hatırlayalım:
İmanın esası, gayba iman etmektir. Gayb, yok olan değil, var olduğu
halde görülemeyendir. Çok şey var ki, onları görmediğimiz halde kabul
ediyoruz. Var olduklarını çeşitli kanıt, işaret ve belirtilerden | |
| | | Admin Admin
Mesaj Sayısı : 108 Yaş : 34 Nerden : Diyarbakır Lakap : Crazy Kayıt tarihi : 08/02/09
| Konu: Geri: ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) Çarş. Şub. 11, 2009 9:06 am | |
| anlıyoruz. İşte Yüce Yaratıcımız, melekler, akıl, ruh görmeden kabul ettiğimiz varlıklardır. İdrak ve algılama bakımından, içinde yaşadığımız dünyanın şartları ile ahiret aleminin ve cennetin şartları aynı değildir. Yüce Yaratıcımız zatını ahirette gösterecektir; ve elbette kullarına da o duruma uygun özellikler verecektir. Bir şeyi görmek onun her şeyini görmeyi gerektirmez. Mesela biz, bir insana bakarken onun sahip olduğu her şeyi, her özelliğini görmüş olmayız. Gök yüzünü görürüz, fakat tamamını görmüş ve anlamış olmayız. Rasulullah A.S. Efendimiz de, Allahu Tealâ’nın, zatını, Adn Cenneti’nde Kibriye örtüsüyle perdeleyerek göstereceğini haber veriyor (Buharî, Müslim, Tirmizî). Yani Cenab-ı Hak, mümin kullarına zatını gösterecektir. Fakat bu görme O’nun zatının tamamen anlaşılması, hiç noksansız görülmesi manasında değildir. O’nu görmenin zevki kişiye göredir.Allahu Tealâ’yı görmek, O’nu bilmek, tanımak ve sevmek gibidir. Hiç kimse Cenab-ı Hakk’ı tam olarak bilmiş, tanımış ve sevmiş değildir. Ancak, her kul irfan derecesine göre O’nu sever. O’nu tam olarak görmek de mümkün değildir. Fakat farklı derecelerde de olsa görmek mümkündür. Bu da gören gözleri aydınlatmaya, seven gönülleri vuslat neşesiyle mest etmeye yetecektir. Rasulullah A.S. Efendimiz’in belirttiği gibi, Allahu Tealâ yüce zatını nurla perdelemiştir. Eğer o perdeyi açacak olsaydı bütün alem yanardı. (Müslim, İbnu Mace) Bu durum, dünya şartlarında böyledir. Gözlerimiz dünyada O’nu görmeye güç yetiremez. Allahu Tealâ’nın cemalini görme saadeti cennette gerçekleşecektir. Allahu Tealâ cennette müminlere ayrı bir güç ve özel bir kabiliyet verecek, cemalini öyle gösterecektir. Ancak her kulun Yüce Mevlâ’ya yakınlığı ve Cemalullah’ı seyirdeki zevki bir olmayacaktır. Herkes, dünyadaki iman, irfan ve edebine göre farklı tatlar alacaktır.O, yönlerle sınırlı değildir. O’nu görmek de...Allahu Tealâ’yı görmek için bir mekâna ve yöne de ihtiyaç yoktur. O şu anda bizi ve bütün varlıkları görmektedir. Bu görmesi bir yön, mekân ve zaman ile sınırlı değildir. O herşeyi yöne, zamana ve mekâna bağlı olmadan görür. Görmesi göz gibi bir vasıta ile değildir.Kendisini de ahirette bütün yönlerden uzak, zaman ve mekândan arınmış bir şekilde, bildiğimiz şartlara bağlı olmadan gösterecektir. Bu haktır, gerçektir. Buna inanmak ve hazırlanmak gerekir. Allahu Tealâ’nın ahirette görülmesi Kur’an, Sünnet ve alimlerimizin görüş birliği ile sabittir. İnkâr eden, cahil veya gafildir. Cezası da bu nimetten mahrum olmaktır. Rasulullah A.S. Efendimiz’in belirttiği gibi, Yüce Rabbimiz’i görmek için ölmek gerekir (Müslim, Tirmizî). Kim Allahu Tealâ’ya kavuşmayı sever ve isterse, Allah da ona kavuşmayı sever. Kim Allahu Tealâ’ya kavuşmayı sevmezse, Allah da ona kavuşmayı sevmez. (Buharî, Müslim, Tirmizî) Onun için aşık müminler, bir an önce O’na kavuşmak için can atarlar. “ O gün nice yüzler rablerine bakarlar” Şimdi, bizlere Allah’ın cemalini görme nimetini müjdeleyen ayet ve hadisleri görelim. Böylece hem konuya daha çok vakıf olacak, hem de şevkimiz artmış olacaktır. Yüce Rabbimiz buyurur ki: “ O gün nice yüzler nur içinde parlamaktadır. Rablerine bakmaktadır.” (Kıyame/22-23)“ Allah için güzel amel işleyenlere en güzel karşılık (Cennet) ve bir de fazlası (Allah’ın cemalini seyretme) vardır.” (Yunus/26)Rasulullah A.S. Efendimiz bu ayeti okuduktan sonra şöyle buyurmuşlardır: “ Cennet ehli cennete, cehennemlikler de cehenneme girdikten sonra, Allah tarafından görevlendirilmiş bir melek şöyle seslenir:- Ey Cennet ehli! Allahu Tealâ’nın size verdiği bir sözü var, şimdi onu yerine getirmek istiyor. Bunu duyan Cennet ehli: - Allah bizim yüzümüzü parlattı, terazimizi sevaptan yana ağır getirdi, bizi cennetine koydu, cehennemden kurtardı ya! derler. O anda Alleh cemalinden perdeyi kaldırır. O’nu seyrederler. Vallahi Allah onlara, cemaline bakmaktan daha güzel ve gözü aydınlık edecek bir nimet vermemiştir.” (Müslim, Tirmizî, Nesaî)Ashabtan bazıları, “ Ya Rasulallah! Ahirette Rabbimiz’i görecek miyiz?” diye sordular. Rasulullah A.S. Efendimiz de, “ Siz bulutsuz bir gecede dolunayı görmek için bir zorluk çekiyor musunuz? diye sordu. Ashab, “ Hayır ya Rasulallah” dediler. Efendimiz tekrar: “ Bulutsuz bir günde güneşi görmekte bir zorluğunuz olur mu?” diye sordu. Ashab, “ Hayır!” dediler. Rasulullah A.S. Efendimiz de, “ İşte Rabbiniz’i de bu rahatlık ve netlikte göreceksiniz” buyurdu. (Buharî, Müslim, Ebu Davud, Nesaî, İbnu Mace)Cerir b. Abdullah R.A. anlatıyor: “Gece vakti Rasulullah A.S. Efendimiz ile birlikte oturuyorduk. Efendimiz bir ara ondördündeki dolunaya baktı, peşinden şöyle buyurdu: ‘ Hiç şüphesiz şu dolunayı rahat ve açıkça gördüğünüz gibi Rabbiniz’i de göreceksiniz. Siz, gücünüz yettiğince güneş doğmadan ve batmadan önceki namazları muhafaza etmeye çalışın.’ Allah Rasulü A.S. peşinden şu ayeti okudu: Güneşin doğmasından ve batmasından önce Rabbin’i hamd ile tesbih et ki, O’nun hoşnutluğuna ulaşasın.” (Taha/130) (Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî) Bu hadiste, cenneti ve Cemalullah’ı isteyenlerin namaza sarılması gerektiğine işaret vardır. CennettE Allahu Tealâ’nın cemalini seyretme cuma günleri olacaktır. O gün cennet ehlinin bayramıdır. (Ebu Ya’la, Heysemî)Allahu Tealâ cennette müminlerle konuşacak, onlara selam verecektir. (Yâsin/55-58)Bu ne büyük mutluluktur! Talep eden, isteğine kavuşur.Bütün bunlar doğru ve sağlam bir imanın ve Allah rızası için yapılan salih amellerin neticesidir. Rabbini seyretmekle şereflenecek gönlünü ve gözünü temiz tutanlara ne mutlu! Rasulullah A.S. Efendimiz Allahu Tealâ’yı miraçta görmüştür. Sahih olan ve kalplerin huzur bulduğu görüş budur. Bu saadet, dünyada Efendimiz’den başkasına nasip olmamıştır. Dünyada arifler, Allahu Tealâ’nın zatını değil, azamet ve kudretinin tecellilerini görürler. Buna müşahede denir. Yüce Rabbimiz’le dünyada konuşmak mümkündür. Allahu Tealâ’yı rüyada görmek mümkündür. Bu caizdir ve gerçekleşmiştir. Efendimiz A.S. Rabbimiz’i çok defa rüyasında görmüştür. Mezhep imamlarından ve salihlerden çoğu Allahu Tealâ’yı rüyada gördüklerini anlatırlar. Efendimiz A.S.’ın diliyle dua edelim: “ Allahım! Senden ölümden sonraki hayatın rahatlığını, cemalini seyretmenin lezzetini ve sana kavuşmanın şevkini isteriz.” Cennet'te duygular tatmin olunca, Herkes rahat, herkes huzur bulunca, Gözler, gönüller, nefisler doyunca, Eşler karşılıklı mutlu olunca, | |
| | | | ALLAH (c.c.) KİMDİR? (Rab'bimiz Tanıyalım) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|